Başlıksız-18.04.2010

Uzun bir aradan sonra yazma isteğim geldi.Hem de farklı bir zamanda farklı bir mekanda.Olsun, insan hep aynı masada aynı kalemi eline alıp yazmaz ya.Aslında bu yadırgadığım yer benim asıl evim ama bir türlü sahiplenemedim şu evi.Nedense ananemlerde yaşamak onların evinde kalmak istedim hep.Gerçi nedeni belli küçüklükten beri onlar baktı bana huzuru orda buldum...Ah ah pazar günleri o işlek caddeye pencereden bakmak.Önceden böyle demezdim yaşlandım mı ne?O evin eskiliği,yaşanmışlığı da belki beni çekiyor.Birkaç yıl öncesine kadar burayı sahiplenmiştim noldu sonra bilmiyorum.Zaten şu birkaç aydır ruhum da bir göçebe oldu.Sığmıyor yere göğe.Hep bir kaçma arzusu nedendir bilinmez.Kendimle barışamadım bir türlü.Dışarıdan bakanlar hiç öyle düşünmese de ben böyle hissediyorum.Hiçbir sorun yokken bile bir isteksizlik,huzursuzluk...Bu şehir insanı memnuniyetsiz yapıyor.Bize farklı bir dünyadan bakan hayvanlara göre ne tuhaf yaratıklarızdır.Durmadan söylenen gürültücü tipler...Bazen bir kedi gibi fütursuz olmak istiyorum ne gelecek kaygısı ne ekmek kavgası.Sadece oluk oluk akan yaşamı hissetmek.Akıntının içinde duran kayalar gibi sabit,dimdik istediğini yapabilmek.Olmuyor sanki o kadar çok engellenmişiz ki bu hayatta o kadar çok sansür yemiş ki gönlümüz artık kimse birşey demeyecekse bile aklımız kilit vuruyor düşüncelerimize.Özgür olamıyoruz bir türlü.Rahat rahat yaşayamıyoruz hayatı.Oysa ki her ruha dokunup hal hatır sormak isterim.Derdi,sıkıntısı olanı dinlemek,yoldaş olmak ama olmuyor insanlar kapalı,insanlar yalnız,insanlar soğuk...Nerde kalmış tanımadığın bir insana candan bir gülümseme sunmak.Hemen yanlış anlaşılma korkusu hücum ediyor insana."Burası İstanbul binbir çeşit insan var."Ne önemi var ki bunun en büyük ortak noktamız var ya;İNSAN OLMAK.
© Copyright Reserved Deli Kızın Anı Defteri | Design by: Yoshz | Converted into Blogger Templates by Theme Craft