Acının Labirentleri

Neden severiz ki bir insanı?Bize güven verdiği için mi.Onu görünce kalp atışlarımız hızlandığı için mi.Yoksa yakışıklı olduğu ya da güzel olduğu için mi.Hepsinden biraz olabilir.İnsanları kimi zaman tanımadan sevdim, kanım kaynadı resmen.Bazen de tanıdıkça sevdim huyları, meziyetleri hoşuma gitti.Kadın erkek genç yaşlı eğer bir insan arkadaşım daha ilerisinde dostum diyorsam benim için olay bitmiştir.Artık o benim bir parçam olmuştur kendimmiş gibi sakınır severim.Ama karşımızdaki ne derecede sever bizi bilemeyiz öyle ya herkes canım dediğine canıymış gibi davranmaz çünkü.Belki de aşırıdır benimkisi ama bu böyle huyum kurusun değiştiremiyorum.Her duyguyu içimde coşkun bir deniz gibi yaşıyorum.Seversem gözüm bir şey görmüyor sinirlendiğimde taş taş üstünde bırakmıyorum sevincimde tüm dünya da benle beraber mutlu oluyor.
Bugün çok üzüldüm; üzülmek az kalır hatta acıdan kıvrandım diyebiliriz çünkü bir parçam bana ihanet etmişti,beni aldatmıştı.İnsanlar çoğu zaman aciz kalır bu hayat oyununda.Planlar kurarsınız her şeyi hazırlarsınız tam oldu diyecekken bir de bakarsınız ki her şey mahvolmuş.Bin bir emekle ördüğünüz o kale yerle bir olmuş bir rüzgarla şaşarsınız nasıl olduğuna ve o çaresizlik anında hiç bir şey yapamazsınız.Kızarsınız ama kime?Rüzgara kızmak ne fayda getirir ki…sonra kendinize dönersiniz iğnesini kendine batıran akrep gibi.Başka çareniz yoktur kapana kısılmışsınızdır.Ancak kendimizi yıpratırız çünkü bir şekilde içimizde birikenleri boşaltmamız gerekir.Bu boşalma anlarını çok yaşadım ağlamaktan gözlerim hastalandı,deli gibi bağırmaktan sesim kısıldı.Gidip o hain rüzgara hesap sormak da dindirmedi öfkemi.En sonunda anladım eğer akıntıya kapılmışsak çırpınmak boşuna.Sadece rüzgarı affedersek diner içimizdeki acı.Fırtına geçer ve artık daha dikkatli daha özenli yaşarız hayatı.
MODA MISIN UZAK DUR BENDEN!

Bana modayı satmaya çalışmayın kardeşim!Aaa ne bu böyle nereye gitsem bir şey almaya kalksam:”Bakın bu modelden çok sattık ,bu sene çok moda!” safsataları.Banane kardeşim yemem ben bunları!Pardon giymem.Ya ne zaman görülmüş bizim modayla kafakafaya vermiş İstinye Park’ta görülmüşlüğümüzJHayır bir şey değil duyan da sanacak hep modayı takip ediyorum,ikoncan olma yolundayım zaten o da ayrı bir hikaye.Birileri ben modaya uymayacağım herkesten farklı olacağım diyor hoop onun yaptıkları moda oluyor.İroniye bak noldu bu sefer millet senin peşinden geliyor.Şaka gibi.Bknz.Eda Taşpınar örneği.Ya geçen gün çizme mi alsam acaba dedim gerekçem de botlar sıcak tutmuyor, ayaklarım donuyor yollarda.Bi heves geldi daldık mağazalara.Sen misin dalan ayy o nasıl modeller öyle püskül püskül şeyler;çizmenin şekli eciş bücüş.Bi de adam emin bu modelden alacaksın di mi beğendin herkes ondan alıyor diyor.Kardeşim benim tipim koyuna mı benziyor hemen sürü psikolojisine gireyim.Aksine ben de ters tepki uyandırdı,çıktım gittim.Böyle çizmeninde satıcınında neyse…Valla ben rahatıma düşkünüm kardeşim.Renk uyumu fln okey ama yok efendim bu sene moda bacak boyu kadar çizmeler yok abidik gubidik ,insan üstüne geçirdiğinde estetik denen olguyu yerle bir eden zımbırtılar istemem ben.Benden uzak olsunlar .Ne o öyle kocaman kocaman kemerler,takılar falan.Ufak bir şey takarsan görünmüyor aa olmadı şimdi mi diyorlar.Tamam göze hitap edeceksin dedik insanların gözüne gözüne sok taktıklarını demedik.Bana bayağ ilginç geliyo valla giyenleri,takanları,modaya uyma uğruna ne hallere düşmüş insanları gördükçe yerlere yatasım geliyor.Bu insanları gördükçe felsefe yapıyorum moda üstüne.Moda ne zaman ne amaçla ortaya çıkmıştır yaratılan akımların altında yatan sosyolojik olaylar derken çoğu zaman adam akıllı bir sonuca varamıyorum.Diceksiniz ki her zaman mı moda kötü ;hiç hoş,kullanışlı tasarımlar yok mu?Var ama devede kulak kadar olduklarından onları göz ardı ediyorum.Sonuç olarak ben yazın çok terlemeyeyim kışın da üşümeyeyim yeter.Kendimi birşeylerin içinde hapsolmuş hissetmeyeyim modacılar canımı yiyin.Not:Böyle dedik diye de rüküş giyiniyorum sanmayın hıh bence çok da şık giyiniyorum.Kendime 10 üzerinden 10 veriyorum sadeliğin zerafetini yaşıyorum…

....

Artık içimdeki çanın sesi duyulmamaya başladı.Duyarlılık çanı...Etrafımda olan ve beni ilgilenditren her şey öyle uzaktan geliyor ki kulağıma,hissetmiyorum bile.Kim,ne,ne zaman,neden?En çok da neden sorusuyla kavga etmişimdir.Çanın zilini titreten meşhur neden.Sinirlerimi alt üst eden neden.Asiliğin baş gösterdiği anarşist soru!Kendi içimde bir baş kaldırışın simgesi.Patlayan bir denizi kıyıya vuran dalgalarla anlarsak;içimdeki isyanın neticesi de gösterdiğim öfke ve çaresizliktir.Kaç defa daha sorsam da aynı soruyu,hiçbir şey değişmeyecek.Çaresizliğin verdiği kahredici acıyla uyuştum.Kalakaldım akıp giden zamanın ortasında.Etrafımdan hızla kayan her ne varsa söylenen sözler,siluetler onları boş gözlerle uğurluyorum sonsuzluğa.Elimden gelen tek şey bu trajikomik merasim.Bunu da kendi içimde düzenliyorum.Ağzımdan sadece "bana ne!" sözü çıkıyor...

Şu Hasret Dedikleri

Şu hasret dedikleri ne zor şeymiş.Ekmek kokusu gibi tüttü burnumun ucunda.Asırlarla çarpıldı her gün.Bir de üstüne belirsizlik örtüsü düşünce takılı kaldı hayatın yelkovanına.Şimdi mutluyum.Dingin bir sevinç akıyor yüreğimden içeri.Annesinden süt içen bir bebek gibi huzurluyum.Korkular şimdi belli belirsiz.Yaşamak gailesi ezelden beri yoldaşım bir o kadar da ölümün eli ensemde.Yolumuz uzun görünüyor...Kim bilir belki de hayat oyununu kestirme yollardan bitiricez.Önemli değil asıl önemli olan ölümü de yaşayıp artık herşeye bir kum tanesiymiş gibi bakabilmek.İçimizdeki felaket tellalını susturup bu kumar masasından istediklerimizi alarak kalkmak...
© Copyright Reserved Deli Kızın Anı Defteri | Design by: Yoshz | Converted into Blogger Templates by Theme Craft